“Tora’ya Keduşa [kutsallık] denir, çünkü ‘çünkü Ben ki, Efendiniz kutsalım’ diye yazılmıştır. Bu, üst ve kutsal isim olan Tora’dır. Bu nedenle, onunla meşgul olan kişi arınır ve sonra kutsallaştırılır, şöyle yazıldığı gibi, ‘Kutsal olacaksın’. ‘Kutsal idin’ yazmaz, ama kesinlikle ‘kutsal olacaksın’ yazar” (Zohar, Kedoşim, Madde 13).
Bu, Tora’nın arındırdığı anlamına gelir. Soru, arındıran böylelikle kesinlikle Keduşa’ya ulaşacakları Tora’nın ne olduğudur. Tora’nın üst, kutsal isim olduğunu söyler. Bu, Tora’ya baktığımızda, Tora’nın maddesel konulardan bahsettiğini görmemize rağmen, yine de onun tümüyle kutsal isimler olduğuna inanmamız gerektiği anlamına gelir. Dolayısıyla, onların erdemiyle kendimizi arındırır ve Keduşa ile ödüllendiriliriz.
Ancak, Keduşa’nın ne olduğunu ve Tahara’nın [saflık] ne olduğunu anlamamız gerekir. Kelime anlamıyla, tıpkı maddesellikte arındırılmış bir Kli’niz [kabınız] olduğunda olduğu gibidir; içine yiyecek koyabilirsiniz, ancak kirli ise, içine hiçbir şey koyamazsınız.
Buna göre, Tahara’nın Kli’ye, dolumun ise ışığa ait olduğunu söylemeliyiz. Kir, “alma arzusu” olarak adlandırılan ve “kirli Kli” olarak adlandırılan Kli ile ilgili olduğundan, içine koyacağımız her şey kirleneceğinden onu dolduramayız. Yani, alma arzusu Av [kalın], kaba ve kirli olarak adlandırılır ve Kli’nin arındırılması, onu ihsan etmek için çalışacak şekilde ıslah ettiğimiz anlamına gelir. O zaman Keduşa kendiliğinden gelecektir, çünkü Kaynak’ın bakış açısından hiçbir değişiklik olmadığı bilinmektedir; O vermek ister, ancak Kli form eşitsizliği nedeniyle kirli olarak kabul edilir ve doldurulamaz.
Bu nedenle, kişi arındığında, Tora sayesinde -ki bunlar üst, kutsal ismin isimleridir- Kelim’in arınması ve ardından Keduşa ile ödüllendirilir. Keduşa, kişinin Tahara’sının erdemine göre kutsal isimleri edinmekle ödüllendirildiği anlamına gelir.