e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > DÜNYA KABALA KONGRESİ MATERYALİ EKİM 2023 KALBİ AÇMAK

DÜNYA KABALA KONGRESİ MATERYALİ EKİM 2023 KALBİ AÇMAK

 DERS 1 

 

  1. RABAŞ, Makale No 1 (1984),  Toplumun Amacı  – 2

 

https://kabbalahmedia.info/sources/he3tEpLu

 

  1. ÇALIŞMA, ESAS OLARAK KALPTEDİR 
  2. RABAŞ, Makale 31 (1990), “Çalışmada ‘Sayılmış Olanda Kutsama Yoktur’ Ne Demektir?”

Çalışma, öncelikle kalptedir. Yani kişi, Yaradan sevgisi derecesine ulaşmalıdır, şöyle yazıldığı gibi: “Ve sen Efendin Tanrını tüm kalbinle ve tüm ruhunla seveceksin.” Tora ve Mitzvot’ta (emirler) yaptığımız her şey, kalbi ıslah etmek içindir. Bununla ilgili şöyle yazılmıştır (Panim Meirot uMasbirot, Kitaba Giriş, Madde 10): “Gel ve bilgelerimizin sözlerini gör, Rabbi Abraham İbn Ezra … ‘Bil ki, Tora’da yazılan bütün Mitzvot veya atalarımızın yaptığı anlaşmaların … hepsi kalplerin ıslah içindir, ‘Çünkü Efendi tüm kalpleri inceler.’”  

  1. Baal HaSulam, Şamati, Makale 68, “İnsanın Sefirot’la Bağlantısı”

Kişi kendi düşüncelerini düzeltemez ancak kalbini hedefe, doğrudan Yaradan’a doğru yönlendirmelidir. Böylece tüm düşünceleri ve eylemleri doğal olarak Yaradan’ına memnuniyet vermek için olacaktır. Kişi kalbini Keduşa’nın kalbi ve arzusu olacak şekilde ıslah ettiği zaman, bu kalp üst ışığı almak için bir Kli haline gelecektir. Üst ışık kalbinde parladığında, kalp güçlenecek ve sürekli olarak ekleyecek ve tamamlayacaktır.

  1. Baal HaSulam, Şamati, Makale 148, “Acı ve Tatlı, Doğru ve Yanlışın Dikkatle İncelenmesi

Kalpteki çalışmanın alma formunda değil, ihsan etme formunda olmasına dikkat etmeliyiz. Doğası gereği, insan için yalnızca almak tatlı, ihsan etmek ise acıdır. Almayı, ihsan etmeye dönüştürmek için yapılan çalışmaya ise “kalpteki çalışma” denir.

  1. RABAŞ, Not 342, “Nuh Erdemli Bir Adamdı”

Eğer kalp, çağdaşlarının ona söylediklerini hissederse ve kalp çoğunluğun peşinden giderse, insanın kalpteki hissi değiştirebilmek için kalbi üzerinde hiçbir kontrolü yoktur.

Bu nedenle, kişinin, eylemlerle üstesinden gelmekten, ihsan etme eylemlerini gerçekleştirmekten ve “Kalplerimizi arındır” diye yazıldığı gibi, Yaradan’dan kendisine başka bir kalp vermesini istemekten başka seçenek yoktur.

  1. RABAŞ, Not 268, “Kişi Yalnızca Kalbinin Arzuladığı Yerde Öğrenir”

Yaradan’a yaklaşmak ve O’na ihsan etmenin yollarını gösteren şeyler öğrenebilmek isteyen biri, Yaradan’a, kendisine farklı bir kalp vermesi için dua etmelidir, “Benim için saf bir kalp, yarat, ey Tanrım” diye yazıldığı gibi.

Diğer bir deyişle, başka bir kalp olduğunda ve kalpteki arzu ihsan etme arzusu olduğunda, öğrendiği her şey, sadece Yaradan’a ihsan etmeyi gösteren şeylerin yollarını gösterecektir. Bununla birlikte kalp hakkında “Ve taştan kalbi senden çıkaracağım ve sana etten bir kalp vereceğim.” denildiği gibi, kişi asla kalbe karşı bakmayacaktır.  

  1. RABAŞ, Makale 24 (1984-85), “Çalışmada Üç Zaman”

Dua kalpteki çalışmadır. Bu demektir ki, insanın kalbinin kökü alma arzusu olduğundan ve bunun tam zıttına ihtiyaç duyduğundan yani almak için değil sadece ihsan etmek için çalışacağından, bunu tersine çevirmek için çok çalışması gerekir.

Ve bu doğasına aykırı olduğundan, kendi doğasından çıkmasına ve doğa üstü olarak algılanan şeye girmesine yardım etmesi için, Yaradan’a dua etmelidir.

  1. RABAŞ, Not 942, “Kalbi Kontrol Eden Akıl Hakkında”

Eğer insan iyi eylemler yapmak isterse, akıl da ona, bunu nasıl gerçekleştireceğini tavsiye eder.

Akıl, tıpkı eller, bacaklar ve kişinin sahip olduğu diğer yardımcılar gibi, alma arzusu olan kalbe hizmet eder. Bu nedenle kalbi arındırmaktan başka bir yol yoktur; bu nedenle “Sana hakikatle hizmet etmek için kalplerimizi arındır” diye dua ederiz.

  1. RABAŞ, Mektup 18

Kalp, Yaradan’ın sesini duyar ve o zaman özellikle kutsallığın sesi, tüm arzuların yani ihsan etme arzusunun yönetimini alır. Ve doğal olarak, aptallığa geri dönmeyeceklerdir yani tekrar günah işlemeyeceklerdir çünkü tüm alma arzuları, ihsan etme arzusu altında teslim olmuştur.

O zaman tüm güzel hoşluk kalpte belirir, zira o zaman kalpte Şehina’nın (Kutsallığın) aşılanması için yer vardır ve nezaket ve hoşluk, lezzet ve dostluk yayılır ve insanın tüm organlarını doldurur.

  1. RABAŞ, Makale 12 (1988), “Yaradan Yolunda Tora ve Çalışma Nedir?”

Yukarıdan gelen ışık nasıl ihsan etmek için olacaksa, Kli de ihsan etmeyi hedeflemelidir, çünkü Tora’nın ışığı sayesinde elde ettikleri bu Kli’ye hali hazırda sahip olduklarından, onlara “bilge kalpli” denir, zira onlar kalbi ıslah etmek için Tora’yı öğrenirler. Yani, onların uygun Kelimleri vardır bu yüzden “Yaşamın Torası” olarak adlandırılan Tora’yı almaları gerekir.  

  1. RABAŞ, Makale No 12 (1988), “Yaradan Yolunda Tora ve Çalışma Nedir?”

Kişi Yaradan’ın rızası için hiçbir şey yapamaz. Sadece Tora’nın ışığı aracılığıyla kalp ıslah edilecektir, çünkü kalbe “arzu” denir ve doğası gereği o sadece alma arzusudur. Fakat kişi doğasına nasıl karşı çıkabilir?

Bu nedenle Yaradan, “Kötü eğilimi Ben yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.” demiştir. Buradan, kişinin Tora’yı akıl için, anlamak için öğrenmediği, ancak Tora’da kıyafetlenmiş Yaradan ile Dvekut’u elde etsin diye anlamak amacıyla öğreniyor olduğu sonucu çıkar ve bu kalbe aittir. Alacağı ışık onu ıslah eder.

 

DERS 2

 

  1. RABAŞ, Makale No 2 (1984),  Dost Sevgisine Dair

 

https://kabbalahmedia.info/sources/M53FJnYF

 

  1. TEK KALP TEK ADAM OLARAK BAĞLANMAK
  2. RABAŞ, Mektup 42

“Ve hepsi tek kalp, tek adam olarak bir araya geldi.” diye yazılmıştır. Bu, hepsinin tek bir amacı olduğu anlamına gelir, o da Yaradan’na fayda sağlamaktır.

  1. RABAŞ, Mektup 42

Bilgelerimizin “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” dediklerini bildiğimize göre, nasıl olur da tek kalp, tek adam gibi olabilirler.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.   

  1. RABAŞ, Mektup 34

“Senin arzunu tüm kalbimle yerine getirmek için.”

Bu böyledir, çünkü tek bir toplum olmadığı sürece, kalpten çalışmak zordur.  Bunun yerine, kalbin bir kısmı Yaradan’ın yararı için değil, kendi yararı için kalır. 

  1. RABAŞ, Mektup 40

En güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

  1. Avodat İsrail [İsrail’in Çalışması], Şlah Bölümü

Erdemli kişiler Yaradan’a farklı bir tarzda hizmet eder, hepsi aynı şeyi, Cennetteki babalarını hedefler. Tek bir kalbe sahip tek bir adam gibi teker teker toplanır ve bir araya gelirler ve her biri kendini küçültür ve kendisine hizmet etmesi için güç ve zekâ veren Yaradan’ın rızası için çalışmayı yüceltir. Bu nedenle, kimse dostuna karşı kibirli olmaz ve onlar doğruluğun dünyasındadırlar ve birbirleriyle birleşirler.

  1. RABAŞ, Mektup 24

Alev kendiliğinden yükselene kadar dostların kalbini uyandırmalısınız […]  Böylece Yaradan’ın sevgisini üzerimizde uyandırmakla ödüllendirileceksiniz.

  1. RABAŞ, Makale 13 (1984), “Bazen Maneviyata ‘Ruh’ Denir”

Kalbin unuttuğunu, kalbin ıslahı için gerekli olanı – dost sevgisini – her zaman uyandırmalıyız; bunun amacı başkalarının sevgisini kazanmaktır.

Bu, “kendini sevmek” olarak adlandırılan kalp için, hoş bir şey değildir. Bu nedenle, bir dost toplantısı olduğunda, bu soruyu gündeme getirmeyi unutmamalıyız yani herkes kendine başkalarının sevgisinde ne kadar ilerlediğimizi ve bu konuda kendimizi geliştirmek için neler yaptığımızı sormalıdır.

  1. Maor VaŞemeş, Ki Tetze

Tövbe, esasen Yaradan’a omuz omuza hizmet etmek için herkesle sevgide ve tek kalpte birleşmektir. [“Ve hepsi tek bir incelemede değerlendirilir” denildiği gibi. Bu, her birimizin kalbinde birbirimize yapışmamız ve bağlanmamız ve birbirimize yaklaşmamız gerektiği anlamına gelir. Bu, “bir” sözcüğünde, Yaradan’a gönülden hizmet etmek için tek bir demet olmak şeklinde ifade edilir.

  1. Baal HaSulam, Mektup 47

Şu anda her şeye rağmen dost sevgisinin geçerliliğini sana hatırlatmama izin ver, çünkü var olma hakkımız buna bağlıdır ve yakın gelecekteki başarımız buna göre ölçülür.

Bu nedenle, tüm hayali meşguliyetlerden uzaklaşın ve kalplerinizi gerçekten bir olarak birleştirmek için, düşünmeye ve uygun taktikler geliştirmeye odaklayın, böylece “Dostunu kendin gibi sev” sözü sizin içinizde tam anlamıyla gerçekleşecektir.

  1. Lizhensk’li Rabbi Elimeleh, Noam Elimeleh [Elimelech’in Memnuniyeti]

Sana olan sevgi bağlarımızı güçlendir, zira her şeyin Sana memnuniyet getirmek için olacağı Sen’in tarafından bilinmektedir ve bizim asıl niyetimiz budur. Ve eğer kalplerimizi Sana yöneltecek akla sahip değilsek, Sen bize öğretirsin, böylece Senin iyi niyetinin amacını gerçekten bilebiliriz.

 

DERS 3 

 

  1. RABAŞ, Makale No 4 (1984), Her Biri Dostuna Yardım Etti 

 

https://kabbalahmedia.info/sources/gzm3fAe8

 

  1. KALBİN YÜKÜNÜN ÜSTESİ̇NDEN GELMEK
  2. RABAŞ, Makale No. 13 (1986), “Firavun’a Doğru Gel – 2”

 

“Çünkü onun kalbini katılaştırdım” sözlerindeki kalbin katılaşması, dua için bir yer açmak içindi. [Duanın amacı kişinin bir Kli’ye sahip olmasıdır, Yaradan’ın yardımına ihtiyaç duymasıdır, çünkü Kli olmadan ışık olmaz. Ve kişi kendisine hiçbir şekilde yardım edemediğini gördüğünde, Yaradan’ın yardımına ihtiyaç duyar.

 

  1. Baal HaSulam, Şamati, Makale No. 4, “Çalışmada Kişinin Yaradan’ın Huzurunda İlga Olurken Hissettiği Ağırlığın Sebebi Nedir?”

 

Kişinin Yaradan’ın huzurunda kendini ilga etmek için çalışmak ve kendi menfaati için endişelenmemek istediğinde hissettiği ağırlığın sebebini bilmeliyiz. Kişi öyle bir duruma gelir ki, sanki tüm dünya durmuştur ve sadece kendisi bu dünyada yok gibidir ve ailesini ve arkadaşlarını Yaradan’ın huzurunda ilga olmak uğruna terk etmiştir.

 

Bunun “inanç eksikliği” olarak adlandırılan basit bir nedeni vardır. Bu demektir ki, kişi kimin önünde iptal olduğunu görmez, yani Yaradan’ın varlığını hissetmez. Bu da ona ağırlık verir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 20 (1990), “Çalışmada Yarım Şekel Nedir? – 2”

 

Kalbin katılaşması sayesinde, eksiklik fazlasıyla görünür ve ölçünün ne zaman yeterli olduğunu, Kli’nin ne zaman tamamlandığını Yaradan bilir.

 

Bu nedenle, bazen bir kişi kendi görüşüne göre zaten çok dua ettiğini ama Yaradan’ın onu fark etmediğini gördüğünde mücadeleden kaçar. […] Dolayısıyla, Yaradan’ın ona cevap vermek istemediğini söyler ve bu nedenle kaçar.

 

Yine de, kişi her zaman üstesinden gelmelidir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 13 (1986), “Firavun’a Doğru Gel – 2”

 

“Yaradan neden insanın kalbini katılaştırdı ve insan kendi başına bu eğilime karşı savaşı kazanamıyor?”

 

Cevap şudur, böylece insan Yaradan’a haykıracak ve bu sayede Kli’ye sahip olacaktır.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 19 (1985), “Firavun’a Doğru Gel – 1”

 

Kişi Yaradan’ın kendisine çok yardım etmesine ihtiyacı olduğunu anlar, çünkü diğer insanlardan daha kötü durumdadır, şöyle yazıldığı gibi duasının yanıtlanması için daha uygundur: ” Efendi kalbi kırık olanlara yakındır, ruhu ezilmiş olanları kurtarır.”

 

Bu nedenle, kişi Yaradan’ın kendisini yakınlaştırması için uygun olmadığını söylememeli, bunun nedeninin çalışmasında aylaklık etmesi olduğunu söylemelidir. Bunun yerine, bilgelerimizin dediği gibi (Berahot, 10), kişi her zaman üstesinden gelmeli ve umutsuzluk düşüncelerinin aklına girmesine izin vermemelidir, “Boynuna keskin bir kılıç yerleştirilse bile, kendini merhametten mahrum etmemelidir”.

 

  1. RABAŞ, Mektup No. 28

 

Tora’da bize ifşa ettiği, hayatlarımızı sadece Yaradan rızası için adamamız için bize sevinç ve büyük bir güven veren her yenilik için, “çünkü onun kalbini katılaştırdım” cümlesinde olduğu gibi, hemen bir kalp katılaşması geldi, böylece daha sonra kendi seçimimizi yapabilecektik, buna “desteksiz emek” denir.

 

O’nun niyeti bizi arzu edilen bütünlüğe getirmekti.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 2 (1991), “Çalışmada ‘Ey İsrail, Tanrın Efendine Geri Dön’ Nedir?”

 

Kalp kırılırsa, yani alma arzusu kalbi kontrol ederse, bolluk oraya giremez çünkü alma arzusunun aldığı her şey Klipot’a [kabuklara] gidecektir. Buna “kalbin kırılması” denir. Dolayısıyla, kişi Yaradan’a dua eder ve şöyle der: “Bana yardım etmelisin çünkü ben herkesten daha kötüyüm, çünkü alma arzusunun kalbimi kontrol ettiğini hissediyorum ve bu yüzden kalbime Keduşa’ya dair hiçbir şey giremiyor. Hiçbir lüks istemiyorum, sadece Yaradan rızası için bir şeyler yapabilmek istiyorum ve bunu yapmaktan tamamen acizim, bu yüzden beni sadece Sen kurtarabilirsin.”

 

  1. RABAŞ, Makale No. 18 (1990), Çalışmada “Şabat Konuşması Neden Hafta İçi Konuşması Gibi Olmamalıdır”

 

Çalışmada yürümek yani kalbin amacı ile tüm çalışmanın Yaradan’ın rızası için olmasına niyet etmek istediğimizde, o zaman çalışmanın düzeni başlar. Demek ki, “kendisi için alma arzusu” denilen kalpteki kötülük, Yaradan rızası için çalışmaya direnir. Ancak, “Tanrı onları birbirinin zıttı yapmıştır”, yani kişi hakikat yolunda yürümek istediği ölçüde, içindeki kötülükle ilgili hakikat de o ölçüde görünür olur.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 926, “Firavun’a Doğru Gel”

 

“Kim dostundan daha büyükse, onun eğilimi ondan daha büyüktür.” Başka bir deyişle, Yaradan bir kez daha seçim yapabilsin diye kasten onun kalbini katılaştırmıştır, çünkü her seçimde kişi Tora’nın harflerini kazanır. Dolayısıyla, işaretler Yaradan’ın iyiliği için değil, insanın iyiliği içindir.

 

Bu nedenle, kalbin katılaşması sadece insanın iyiliği içindir, çünkü bu sayede kişi Tora’nın harfleriyle ödüllendirilecektir. Gerçek sırasında kişi hissetmesi gereken her şeyi hissetmese de, ayırt edişini tamamladığında, tüm o zaman boyunca yaptıkları ona bir anda ifşa edilir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 18 (1984), “Ve Tanrınız Efendinin Size Vereceği Ülkeye Geldiğinizde Bu Gerçekleşecektir”

 

Kişi, bu arzuların kıyafetlendiği yer olan kalbe boyun eğdirmek, alma arzusunun tahakkümünden kurtulmak ve Yaradan’a ihsan etme arzusunun tam hükmünü vermek için kendisiyle savaşmalıdır. Kişi kutsal çalışmaya başladığında, yani tüm çalışmasını Yaradan için hedeflediğinde, bu iki arzu arasındaki savaş başlar. O zaman, büyük bir emekle, kişi üstesinden gelmekle ödüllendirilir ve savaşı kazanır. Bu sırada Yaradan’a ihsan etme arzusunun hükmü kalbine girer.

 

DERS 4 

 

  1. Baal HaSulam, Şamati 209,  Duada Üç Koşul

 

https://kabbalahmedia.info/sources/QnxFkVOq

 

  1. KALBİN DERİNLİKLERİNDEN GELEN BİR DUA

 

  1. RABAŞ, Makale No. 37 (1985), “Kişiye Kim Tanıklık Eder?”

 

Dua “bir eksiklik” olarak adlandırılır ve kişi eksikliğinin giderilmesini ister. Oysa eksiklik kişinin ağzında hissedilmez; aksine, insanın tüm hisleri kalbinde hissedilir. Bu nedenle eğer kişi kalbinde bir eksiklik hissetmiyorsa, ağzıyla söylediklerinin hiçbir önemi yoktur ki ağzıyla istediği şeye gerçekten ihtiyacı olduğunu söyleyebilelim. Bu böyledir çünkü istediği doyum eksikliğin olduğu bir yere, yani kalbe girmelidir. Bu nedenle bilgelerimiz duanın kalbin derinliklerinden gelmesi gerektiğini söylemişlerdir, yani kişinin talep ettiği eksikliği tüm kalbi hissedecektir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 600, “Seni Derinden Çağırdım Efendimiz – 1”

 

“Seni derinden çağırdım Efendimiz”, yani “Seni sıkıntının derinliklerinden çağırdım” diye yazılmıştır. Dolayısıyla, kişi duadan önce kendisindeki eksikliğin ne kadar büyük olduğunu düşünmelidir, ki Yaradan ona büyük bir eksiklik konusunda yardım etsin.

 

Buradan, kişinin eksikliğini hissetmek için dikkat etmesi gerektiği sonucu çıkar. Alanın bakış açısından buna “kalbin derinliklerinden gelen bir dua” denir. Ancak bir de Veren’i hesaba katma meselesi vardır. Yani, kişi Yaradan’ın kendisine yardım edeceğine dair büyük bir inanca sahip olmalıdır.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 10 (1986), “Duaya Dair”

 

Kişi ihsan etme kaplarını kendi başına edinemeyeceğini bilmeden önce, Yaradan’dan bunları kendisine vermesini istemez. Bu da Yaradan’ın duasına cevap vermesi için gerçek bir arzuya sahip olmadığı anlamına gelir.

 

Bu nedenle, kişi ihsan etme kaplarını kendi başına edinmek için çalışmalıdır ve edinemeden yaptığı tüm çalışmalardan sonra kalbin derinliklerinden gerçek duaya başlar. Kişi ancak o zaman yukarıdan yardım alabilir; bilgelerimizin şöyle dediği gibi: “Arınmak için gelene yardım edilir.”

 

  1. Baal HaSulam, Şamati, Makale No. 5, “Lişma Yukarıdan Bir Uyanıştır ve Neden Aşağıdan Bir Uyanışa İhtiyacımız Var?”

 

Dua, kalbin derinliklerinden gelen eksiksiz bir dua olmalıdır. Bu, kişinin dünyada Yaradan’ın Kendisinden başka kendisine yardım edebilecek kimse olmadığını yüzde yüz bilmesi anlamına gelir.

 

Peki, kişi bunu, Yaradan’ın Kendisinden başka kimsenin ona yardım etmeyeceğini nasıl bilebilir? Kişi bu farkındalığı ancak elindeki tüm güçleri kullanmış ve bunların kendisine bir faydası olmamışsa edinebilir. Dolayısıyla, kişi “Yaradan rızası için” edinmek amacıyla dünyada mümkün olan her şeyi yapmalıdır. O zaman kişi kalbinin derinliklerinden dua edebilir ve ancak o zaman Yaradan onun duasını işitir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 11 (1986), “Gerçek Bir Dua Gerçek Bir Eksiklik Üzerinedir”

 

Kalbin derinliklerinden dua etmenin iki koşulu vardır: 1) Kişinin yaptığı çalışma doğasına aykırı olmalıdır. Yani her şeyi sadece ihsan etmek için yapmak ve kendini sevmekten çıkmak ister. Ancak o zaman bir eksikliği olduğu söylenebilir. 2) Kişi kendi başına kendini sevmekten çıkmaya başlar ve bunun için çaba sarf eder ama bulunduğu koşuldan bir milim bile uzaklaşamaz. O zaman Yaradan’ın yardımına muhtaç hale gelir ve duası gerçektir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 9 (1990), “Çalışmada ‘Bir Merdiven Yeryüzüne Kurulur ve Tepesi Cennete Ulaşır’ Nedir?”

 

Soru şudur: Kişi bazen neden kendisi için alma arzusunu iptal etmek ister? Yani, çoğu zaman Yaradan’dan kendisine ihsan etme kapları vermesini istediğinde, tüm bedenin direndiğini ve duasının sadece boş sözler anlamına gelen sözde bir hizmet olduğunu görür. Yine de, tüm kalbiyle dua edebileceği zamanlar olduğunu anlar. Cevap, bunun zaten duanın cevabı olacağı şeklindedir, yani Yaradan ona tüm kalbiyle bunun için dua etme gücü vermiştir. Bu nedenle, kişi Yaradan’ın kendisini yakınlaştıracağı konusunda umutlu olmalıdır.

 

  1. Maimonides, Mişna Tora

 

Niyet nasıl olur? Kişi kalbini tüm düşüncelerden arındırmalı ve kendisini Şehina’nın [Kutsallığın] önünde duruyormuş gibi görmelidir. Bu nedenle, kişi duadan önce biraz sakinleşmeli, kalbini yönlendirmeli ve ondan sonra dua etmelidir. İlk Hassidimler [Hassidut hareketinin taraftarları] duadan önce bir saat, duadan sonra bir saat geçirir ve duayı bir saat uzatırlardı.

 

  1. Baal HaSulam, Şamati, Makale No. 209, “Duada Üç Koşul”

 

Dua “kalpte kaybolmak” demektir. Kişi ne kadar kaybolursa, duasının ölçüsü de o kadar artar. Şüphesiz, lüksten yoksun olan biri, ölüm cezasına çarptırılmış ve sadece infazı eksik ve zaten demir zincirlerle bağlı olan ve ayakta durup hayatı için yalvaran biri gibi değildir. O kişidir ki, hayatı için dua etmekten bir an bile geri durmaz, uyumaz ya da oyalanmaz.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 25 (1987), “Çalışmada Başın Ağırlığı Nedir?”

 

Öncelikli hedef Yaradan’la Dvekut [bütünleşme] ile ödüllendirilmek olmalıdır. Akıl buna itiraz ettiğinden, kişi akla karşı gelmelidir ve bu çok zor bir çalışmadır.

 

Kişi Yaradan’dan kendisine tüm organlarının itiraz edeceği bir şey vermesini istediği için, Yaradan’a yaptığı her duada özel bir çalışma vardır. Bu nedenle duaya “kalpteki çalışma” denir.

 

  1. RABAŞ, Makale No. 10 (1986), “Duaya Dair”

 

Bilgelerimiz şöyle der: “‘Ve çalışacaksın’ demek duadır, kalpteki çalışmadır.” Bununla duadan neden “kalpte çalışma” olarak söz ettiklerini anlayacağız. Çünkü kişi kendini sevmeyi iptal etmek ve ihsan etme kaplarını edinme çalışmasını üstlenmek için kendi üzerinde çok çalışmalıdır. Dolayısıyla, kişinin ihsan etme kaplarına sahip olma arzusu üzerine, dua etmeyi istemek, ihsan etme gücüne sahip olmak için kendisiyle çalışması gerekir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,153