“Bir kısmını ifşa etti ve iki kısmını gizledi.” Yani, ilk başta her şey örtülüyken, o geldi ve bir kısmını ifşa etti, sonra da iki kısmını gizledi. Bu nedenle, hiç ifşa etmeseydi daha iyi olmaz mıydı diye sormamız gerekir. İfşa ettiği yer, bir kısmını ifşa edip bir kısmını gizlemiş olsaydı, ifşa etmeden önceki yerle aynı olurdu. Ama bir bölümünü ifşa etmiş ve iki bölümünü gizlemiş ise, o zaman şimdi öncekinden daha gizlidir.
Şunu söylemeliyiz ki, daha önce gizli olduğu zaman, gizli olduğu bilinmiyordu. Yani, burada büyük bir ima vardır, çünkü ifşa ettiği kısmı örtmüş olsaydı, ifşa etmeden önceki gibi gizli olurdu. O halde ifşa etmekle ne kazandı? Ayrıca, ifşa ettiği şeyi örtmeseydi, mesele herkese ifşa olacaktı ve ifşanın herkese faydası yoktur.
Dolayısıyla bir kısmını ifşa edip iki kısmını örtmüşse, bu demektir ki burada daha önce hissetmedikleri bir örtü var. Yani, ifşa etmeden önceki gibi olsaydı, burada bir örtü olduğu bilinmeyecekti, zira kişi burada bir örtü olduğunu hissettiğinde, bu örtü, ifşa etmenin yollarını arayan bir kişiyi çağıracağından, burada kavranacak bir şey vardır.
Bu, bir kişinin Yaradan’ın Kendisini aşağı olanlardan sakladığına inanmak zorunda kalmasına benzer. Ancak herkes Yaradan’a inanmaz ki O’nun Kendisini gizlediğini söylesin. Dolayısıyla, gizlenmeye inanan kişi Yaradan’a da inanmış olur.