Ders No. 1: Manevi Amaca Adanmak
Şiirde şöyle yazar: “Sen her şeyi kuşatır ve her şeyi doldurursun.” Edinim sırasında bolluk hissedilir. Ortaya çıkar ve tam olarak tüm bu zıtlıkların üzerine oturur. “Bütün kötülüklerden daha korkunç, bütün gururlulardan daha gururlu” ve doğal olarak “O her şeyi doldurur”un anlamı budur. Şair, O’nun onları bolca doldurduğunu ve başka hiç kimsenin O’nunla birleşmenin hoşluğunu algılamadığını biliyordu, ta ki bütünlüğü sırasında, O’nunla birleşmenin bolluğunun tadını ve hoşluğunu değerlendirmek için çektikleri sıkıntıların bir erdemi olduğu ona görünene kadar. Her organı ve tendonu, dünyadaki her bir insanın böyle bir lezzeti tatmak için tüm yaşamları boyunca tek bir an için, günde yedi kez ellerini ve bacaklarını keseceğini söyleyecek ve tanıklık edecektir.
Yaradan sevgisiyle, bir kişinin sadece Yaradan için, yani herhangi bir ödül olmaksızın çalışması gerektiğini söyleriz. Bu, kişinin herhangi bir ödül olmaksızın, bağlılığından herhangi bir karşılık doğmaksızın tam bir adanmışlığa hazır olduğu anlamına gelir. Hatta, bu onun esas amacıdır, Yaradan’ın huzurunda benliğini iptal etmek ister, bu da yaratılanın varlığı olan alma arzusunu (iptal etmek) anlamına gelir. Kişinin Yaradan’ın huzurunda iptal etmek istediği şey budur. Dolayısıyla amacı da budur, yani amacı ruhunu Yaradan’a vermektir.
Kişinin Yaratıcısıyla bağ kurmasından daha doğal bir şey yoktur, çünkü doğayı yaratan O’dur. Aslında her yaratılanın Yaratıcısı ile teması vardır, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur” diye yazıldığı gibi, ancak biz bunu bilmez veya hissetmeyiz.
Aslında, O’nunla bağ kurmakla ödüllendirilen kişi, yalnızca bu farkındalığı edinir. Sanki birinin cebinde bir hazine varmış da haberi yokmuş gibi. Bir başkası gelir ve ona cebinde ne olduğunu bildirir. Artık o kişi, gerçekten zengin olmuştur.
İhtiyacımız olan ve çalışma için yakıtımızın olmadığı asıl şey, amacın öneminden yoksun olmamızdır. Bu da, hizmetimizi, kime ihsan ettiğimizi bilecek şekilde nasıl takdir edeceğimizi bilmememizdir. Ayrıca, Yaradan’ın yüceliğinin farkındalığından, Kral’a hizmet etme ayrıcalığına sahip olduğumuz için ne kadar mutlu olduğumuzu bilmekten de yoksunuz, zira O’nun yüceliğini anlayabilecek bir şeye sahip değiliz.
Bunun tek bir yolu vardır -Yaradan’ın yüceliğini edinmeye çalışmak. Yani, Tora ve Mitzvot‘ta yaptığımız her şeyde, ödülümüzün Yaradan’ın yüceliğini hissetmek olmasını isteriz ve tüm dualarımız “Şehina ‘yı [Kutsallığı] tozdan kaldırmak” için olmalıdır, zira Yaradan gerçekleşen Tzimtzum nedeniyle bizden gizlenmiştir ve O’nun önemini ve yüceliğini takdir edemiyoruz.
Bu nedenle, Yaradan’a bizden gizliliğini kaldırması ve Tora’nın yüceliğini arttırması için dua ederiz.
Kişinin çalışmasının özü, sadece Yaradan’ın varlığını hissetmeye gelmektir, yani Yaradan’ın varlığını, “tüm dünyanın O’nun ihtişamıyla dolu olduğunu” hissetmektir ve kişinin tüm çalışması bu olacaktır. Bu demektir ki, kişinin çalışmaya harcadığı tüm enerji, sadece bunu başarmak için olacaktır, başka bir şey için değil.
Kişi herhangi bir şey edinmek zorunda olduğu yanılgısına düşmemelidir. Aksine, kişinin ihtiyacı olan tek bir şey vardır: Yaradan’a olan inanç. Kişi hiçbir şey düşünmemelidir, yani çalışması için istediği tek ödül, Yaradan’a olan inançla ödüllendirilmek olmalıdır.
İnanç, kişinin bütün gün kendini Kral’ın huzurunda duruyormuş gibi hissetmesi olmalıdır. O zaman sevgisi ve korkusu kesinlikle tamamlanmış olacaktır. Kişi, bu tür bir inanca ulaşmadığı sürece dinlenmemelidir, “çünkü bu bizim yaşamlarımız ve günlerimizin uzunluğudur” ve bizler hiçbir karşılık kabul etmeyeceğiz.
Tam sevgi, ister Din’de [yargı] ister Hesed’de [merhamet] ister başarılı yollarda olsun, her iki tarafın da sevgisidir. Kişi, O, ruhunu alsa bile Yaradan’ı sevecektir. Bu sevgi tamdır, çünkü hem Hesed ‘de hem de Din’de her iki tarafta da vardır.
Ders 1’in bir parçası olarak sosyal zaman
https://docs.google.com/document/d/1ALXtyXpEv95Yf4jSTMVEGNyEf_E8zlnlSpnFUPtgREI/edit?usp=sharing
Yemek 1
https://docs.google.com/document/d/1JWFrJzIgpVo_NEmn3JX3qDR0tW1dJ2o6ZTmYxCtTB6w/edit?usp=sharing
Ders No. 2: Gücün Kaynağı Toplumdur
Her birimizin, Yaratıcıya ihsan etme ruhunu takip ettiği bir toplum kurmak için burada toplanıyoruz. Ve Yaradan’a ihsan etmeyi başarmak için, insana ihsan etmekle başlamalıyız ki buna “başkalarını sevmek” denir. […] Dolayısıyla, bir yandan her bir kişi kendini alçak hissetmeli, diğer yandan da Yaradan’ın bize her birimizin Şehina’nın [Kutsallığın] aramızda olmasına yönelik tek bir amacının olduğu bir toplumda bulunma şansı verdiği için gurur duymalıdır.
Dostların bağlılığında özel bir güç vardır. Görüş ve düşünceler, aralarındaki kaynaşma yoluyla birinden diğerine geçtiğinden, her biri diğerinin güçleriyle birleşir ve bu sayede her biri, tüm toplumun gücüne sahip olur. Dolayısıyla her bir kişi, bir birey olmasına rağmen, tüm toplumun gücüne sahip olur.
Eğer kişi, topluma bağlı değilse, yani onları takdir etmiyorsa, toplumun etkisini alması mümkün değildir. Kişi, takdir ettiği ölçüde, herhangi bir çalışma yapmadan, sadece topluma bağlı kalarak onlardan etki alabilir.
Sevginin ve birliğin özü arzudadır, her biri dostunu memnun ettiğinde, aralarında arzu farklılığı kalmaz ve hepsi tek bir arzuya dahil olur, bu sayede birliğin amacı olan üst arzuya dahil olurlar.
Her biri topluma katılarak ve onun önünde kendini iptal ederek tek bir beden haline gelir.
Örneğin, bu bedende on kişi varsa, tek bir kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahip olur.
Yaradan’la Dvekut‘a ulaşmaya hak kazanacakları yeni nitelikler, ancak dostların bağlılığıyla edinilebilir. Ve tüm bunlar, dostların erdemlerini görürken söylenebilir. O zaman, bu kişinin, onların eylemlerinden ders alması gerektiğini söylemek yerinde olur.
Mantıken onu sevmesi gerekenler, dostlarıdır ama o mantığını aşar, mantık ötesi gider ve “Kendim için yaşamaya değmez” der. […] Böylece zaten bedene verecek bir cevabı olur.
Şu anda her şeye rağmen dost sevgisinin geçerliliğini hatırlatmama izin ver; çünkü var olma hakkımız ve yakın gelecekteki başarımız buna bağlı.
Bu nedenle, tüm hayali angajmanlardan uzaklaşıp kalplerinizi gerçekten tek bir kalp olarak birleştirmek amacıyla düşünmeye ve uygun taktikler geliştirmeye odaklanın.
Ders 2’in bir parçası olarak sosyal zaman
https://docs.google.com/document/d/1CNCIKrxzAietXetZYMZFRl9VuXA3_jpJ5nD6aUHpZ4I/edit?usp=sharing
Sosyal Zaman – Kendini Çalışmaya Adamış Dostları Takdir Etmek
https://docs.google.com/document/d/15On37uG5OF_SGWS9qYGHtbgea7Szr3mOjGeKA_ZK9mQ/edit?usp=sharing
Kültürel Akşam + yemek
https://docs.google.com/document/d/1zgCLrGywMR5FGzuOa4tT62OQb6RxlC8xPoM1p8VDXZY/edit?usp=sharing
Ders No. 3: Kabalistlerin İzinde Yürümek
Gelin ve bize kutsal ışıklarını aktaran ve ruhlarını ruhlarımıza iyilik yapmaya adayan öğretmenlerimize ne kadar minnettar olmamız gerektiğini görün. Onlar çetin azaplar yolu ile tövbe yolu arasında orta bir yerde dururlar. Bizi ölümden daha zor olan cehennemden kurtarırlar ve yukarıda da söylediğimiz gibi, en başından beri hazır ve bizi bekleyen ilahi zevklere, yüce letafete ve payımıza düşen hoşluğa ulaşmaya alıştırırlar. Her biri kendi neslinde, öğretisinin ve kutsallığının ışığının gücüne göre hareket eder.
Bilgelerimiz zaten “İbrahim, İshak ve Yakup gibi olmayan bir nesil yoktur” demişlerdir.
Kişi, kendi formunu hocasınınkiyle her eşitlediğinde, bir süre için ona bağlı kalır. Sonuç olarak, bedenden kesilen ve onunla yeniden birleşen organla ilgili alegoride açıkladığımız gibi, Dvekut’un ölçüsüne göre hocasının bilgi ve düşüncelerini edinir.
Bu nedenle, öğrenci, hocasının Yaradan’ın yüceliğine dair edinimini kullanabilir, bu da ihsan etmeyi almaya dönüştürür ve kişinin kalbini ve ruhunu vermesi için yeterli yakıtı sağlar. O zaman, öğrenci de Tora ve Mitzvot Lişma‘ya tüm kalbi ve ruhuyla bağlanabilecektir ki bu da Yaradan’la sonsuz Dvekut ‘u mümkün kılan çaredir.
Birbirinizi tüm gücünüzle kendiniz gibi sevmeye başlamanızı, dostlarınızın acılarıyla acılanmanızı ve mümkün olduğunca dostlarınızın sevinçleriyle sevinmenizi emrediyorum.
Öğretmeninizin bedensel meselelerinin, gerçekten de ruhun yükümlülükleri olduğuna inanmalısınız. Bu nedenle bilgelerimiz şöyle demişlerdir: ‘Öğrendi’ dememiş, ‘akıttı’ demiş, hizmet etmenin öğrenmekten daha önemli olduğunu ima etmiştir.”
Bir öğrenci, kelimenin tam anlamıyla öğretmeninin önünde gerçek bir ilga içinde olmalıdır, çünkü o zaman onunla birleşir ve kendi lehine kurtuluşlar gerçekleştirebilir. Bir öğrenci, öğretmeninin ruhuna bağlı kalamaz, çünkü bu ruh, onun ediniminin üzerindedir.
Bilgelerimizin “Beni bırakın ve yasamı tutun” ayeti hakkındaki sözlerini söyleyebilirsiniz – “Keşke Beni terk etselerdi”, onların yücelikten gurur duydukları anlamına gelir. Ve her ne kadar “o ve Ben aynı yerde yaşayamayız” olsa da, yine de, “Benim yasamı tutun”, bilgelere uygun inanca sahip gerçek bir erdemliye bağlı olun. O zaman erdemlinin onları ıslah edeceğine ve onları Yaradan’ın huzuruna uygun olarak erdemin tarafına mahkûm edeceğine dair umut vardır. Eğer onlara O’nun yasasında ve duasında rehberlik edecek ve onları Tora ve bilgeliğin olduğu bir yere götürecek gerçek bir erdemli [kişi] yoksa, Yaradan’ın onlardan meskenini uzaklaştırmaması için onların alçakgönüllülüğünden ve alçaklığından ortaya ne çıkabilir?
Kişi, Tora’nın sözlerine çok dikkat etmeli ve bu sözlerde hata yapmamaya ve bilmediği ve öğretmeninden almadığı Tora’nın bir sözünü söylememeye çok dikkat etmelidir. Kim bilmediği ya da öğretmeninden almadığı Tora sözlerini söylerse, onun hakkında şöyle yazılmıştır: “Kendin için bir put ya da benzerini yapmayacaksın.”
Yaratılan varlıkların tüm çalışmaları, mantık ötesinde çalışmak zorunda olmalarıdır. Bizim için çalışmanın düzenini ayarlayan bilgelere inanmaksızın bir şey yapmak mümkün değildir. Bir kişi çalışmasını “aslanların kuyruğu” olarak kabul ettikten sonra, sadece bizim için düzenledikleri şekilde yürümek için bilgeleri takip eder.
Bu, bilgelerimizin şöyle dediği gibidir (Avot, Bölüm 1:4): “Onların (bilgelerin) ayaklarının tozuyla tozlanın.”
Opsiyon – Sosyal zaman 3
https://docs.google.com/document/d/1GI4GKjhgRkyg6qiATbc6WhJy5c0WhUHhZ3qyY8_DqcE/edit?usp=sharing
Yemek 3
https://docs.google.com/document/d/1sOe1Xeber4aHQmDr_6XIs_mydS-huJ0P-G0G_vs1GxA/edit?usp=sharing
Ders No. 4: Bağın Gücünü Keşfetmek
Dünyada gerçekten de tek bir ruh vardır, […] Aynı ruh tüm İsrailoğulları’nda mevcuttur, Adam HaRişon’da olduğu gibi her birinde eksiksizdir, zira ruh bölünemez ve kesilemez – bu daha ziyade maddesel şeylerin bir özelliğidir.
Aksine, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı olduğunu söylediğimizde, bu sanki her bir kişinin bedeninin gücüyle bölünmüş gibi görünür.
Toplumdaki her bir birey, bir makineye yerleştirilmiş diğer birçok tekerleğe bağlı bir çark gibidir. Bu tek çarkın kendi başına hareket özgürlüğü yoktur, ancak makinenin genel işlevini yerine getirmesini sağlamak için diğer çarkların hareketini belirli bir yönde sürdürür.
Ve eğer çarkta bir arıza varsa, bu arıza çarkın kendisiyle ilgili olarak değil, çarkın tüm makineye ilişkin hizmeti ve rolüne göre değerlendirilir.
Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen kişi, kendisini tüm yaratılanlara dahil etmeli, kendisini tüm ruhlara bağlamalı, kendisini onlara ve onları da kendisine dahil etmelidir. Yani, kendinize sadece Şehina ‘yı [ Kutsallığı] bağlamak için gerekli olanı bırakmalısınız. Bu yakınlık ve çok sayıda insan gerektirir, çünkü ne kadar çok insan Yaradan’a hizmet ederse, Şehina ‘nın ışığı onlara o kadar çok görünür. Bu nedenle, kişi kendini tüm insanlara ve tüm yaratılanlara dahil etmeli ve her şeyi köklerine, Şehina‘nın ıslahına yükseltmelidir.
Bu bilgeliğin en büyük mucizesi içindeki bütünleşmedir: Uçsuz bucaksız gerçekliğin tüm unsurları, onları bir arada barındıran tek bir şeye -Yüce Olana- dönüşene kadar onda bütünleşir.
Dostların bağlılığında özel bir güç vardır. Görüş ve düşünceler aralarındaki kaynaşma yoluyla birinden diğerine geçtiğinden, her biri diğerinin güçleriyle birleşir ve bu sayede her biri tüm toplumun gücüne sahip olur. Dolayısıyla her bir kişi bir birey olmasına rağmen tüm toplumun gücüne sahip olur.
Nasıl ki insanın bedeni organlara ayrılır ve hepsi üst üste, derece derece durursa ve hepsi tek bir beden ise, benzer şekilde dünya, yani dünyadaki tüm yaratılanlar da üst üste duran birçok organdır ve hepsi tek bir bedendir. Ve hepsi ıslah olduğunda aslında tek bir beden olacaklardır.
Gruptaki her bir kişinin içinde pek çok kutsallık kıvılcımı olduğunu bilmelisiniz. Tüm kutsallık kıvılcımlarını kardeşler olarak, sevgi ve dostlukla bir yerde topladığınızda, yaşamın ışığından bir süre için kesinlikle çok yüksek bir kutsallık seviyesine sahip olursunuz.
En önemlisinin dostlar arasındaki gerçek bağ olduğu bilinmektedir. Bu, tüm kurtuluşlara ve yargıların tatlanmasına neden olur. Sevgi, kardeşlik ve dostluk içinde bir araya geldiğinizde. Bu sayede tüm yargılar ortadan kalkar ve merhametle tatlandırılır ve bu bağ sayesinde dünyada tam bir merhamet ve ifşa olmuş bir iyilik ortaya çıkar.
Yerel Akşam – Cuma 18:00 – 19:30 ( Yayın yok)
https://docs.google.com/document/d/1el8IQ3tMvQMHhxqZQdFGxVEXDRz7KIA6xpV1-zY7GMs/edit?usp=sharing