Makale No. 5, Tav-Şin-Mem-Dalet, 1984
“Dostunu kendin gibi sev” kuralı (Klal – hem ‘kural’ hem de ‘kolektif’ anlamında) bize ne verir? Bu kural sayesinde, Yaradan’ı sevmeye başlayabiliriz. Eğer öyleyse, 612 Emir’i yerine getirmek bize ne verir?
Öncelikle, bir kuralın ne olduğunu bilmemiz gerekir. Kolektifin (Klal) birçok bireyden oluştuğu bilinir. Bireyler olmadan, kolektif olmaz. Örneğin, bir izleyici kitlesinden “kutsal izleyiciler” diye bahsettiğimiz zaman, bir araya gelerek birlik oluşturmuş belli sayıda insandan bahsederiz. Daha sonra, onlara bir başkan atanır, vs. ve buna Minian (on / yeterli çoğunluk) ya da “grup” denir. En az on kişi hazır bulunmalıdır ve o zaman Kutsallığın hizmette olduğunu söylemek mümkün olur.
Zohar bununla ilgili şöyle der: “Her nerede on kişi varsa, orada Kutsallık yaşar.” Bu demektir ki on kişinin olduğu yerde, Kutsallık yaşaması için bir yer vardır.
Dolayısıyla, “Dostunu kendin gibi sev” kuralı 612 Emir üzerine inşa edilmiştir. Diğer bir deyişle, 612 Emir’i yerine getirerek, “Dostunu kendin gibi sev” kuralını gerçekleştirmiş oluruz. Öyle anlaşılıyor ki, bireysel öğeler, kolektifi oluşturmamıza imkân verir ve kolektife sahip olduğumuz zaman, Yaradan sevgisine ulaşabiliriz, şöyle yazıldığı gibi, “Ruhum, Yaradan için özlem duyuyor.”
Ancak, kişi tüm 612 Emir’i tek başına yerine getiremez. Mesela, ilk doğan çocuğun kurtuluşunu örnek alın. Eğer kişinin ilk çocuğu kız ise, ilk çocuğun kurtuluşuna dair Emri yerine getiremez. Ayrıca, kadınlar, Tzitzit ve Tefillin gibi zamana bağlı olan Emirleri yerine getirmekten muaftırlar. Fakat “Yaradan’a doğru olan herkes birbirinden sorumlu” olduğu için, herkesin aracılığıyla, tümü yerine getirilir. Bu, sanki herkes tüm Emirleri birlikte yerine getiriyor gibi olur. Dolayısıyla, 612 Emir ile, “Dostunu kendin gibi sev” kuralını gerçekleştirebiliriz.