Sorular
1) Asiya dünyasındaki NRNHY ile ilgili olarak, bunların Asiya’nın NRNHY’ı olduğunu açıklar. Yetzira ve Beria’nın NRNHY’ını açıklamalıyız.
2) Eğer Mitzvot’u [emirleri] gerçek anlamda yerine getirmemiz gerekiyorsa, bilgelerimizin dediği gibi, “Neden üflüyoruz? Merhametli Olan üflememizi söyledi.” Bu durumda, Mitzvot’un anlamını açıklayan kitaplar aramamız ne anlama gelir?
Cevaplar:
1) Baal HaSulam, ARİ’nin Mitzvot’unun niyetini öğrenmemiz gerektiğini söyledi. Her bir Mitzva’da bir şey olduğunu bilmek ve Yaradan’dan gözlerimizi açmasını ve bize Tora’nın tatlarını ve Mitzvot’un tatlarını göstermesini istemek kişi için iyidir. Ancak, kendimiz için, Yaradan’a en basit şekilde hizmet etmeye istekli olmalıyız.
Bu, “Bilgelik, bilgeye verilsin” olarak kabul edilir, zira kişinin bir Kli’ye [kaba] ihtiyacı vardır. Yani, içinde bilgeliği özümseyecek belirgin bir güç olmalıdır ve öğrendiği tüm bilgiler sadece Kli’yi büyütmek içindir, yani bunun için bir ihtiyaç duyacaktır ve buna izin verilir.
Ancak, kişi kendini gerçek anlamda alıştırmaya başladığında, artık içinde korkunç sırlar olduğuna, Kral’a yaklaşmasının faydalı olacağına ve böylece Kral’ın ona edinim bahşedeceğine inanmaz.
Edinime ihtiyacı yoktur çünkü nedenlerini bilirse daha çok çalışacaktır. Sonuç olarak yardıma ihtiyacı vardır ama “Üst olanın emrini bilmeyen, O’na nasıl hizmet edecek?” Bu demektir ki, kişi o zaman Yaradan’a nasıl ve ne şekilde hizmet edeceğini bilecektir.
Kişi, bu bilgiye sahip değilse bile, yine de Kral’a herhangi bir anlayışa sahip olmayan basit bir hizmetkâr olarak hizmet etme imkânına sahip olduğu için mutlu olacaktır. Buradan, Tora’nın tatlarını sadece O’na nasıl hizmet edeceğini bilmek için edinmek istediği sonucu çıkar.
O’nun ne olduğunu söyleyen ve bunu kullanmamayı söyleyen kitaplardan öğrendiğimiz tüm sebepler, Yaradan’ın Tora’nın sırlarını ifşa etmesi için bir arzu ve özlem duymak içindir. Ancak kişi zaten sebepleri anlıyorsa, Yaradan’ın ona ihsan etmesine ihtiyacı yoktur.
En önemli olan Kli’dir, yani bu konuya duyulan özlemdir. Dolayısıyla, kişi sebepleri ve kavramları öğrenerek, anlama ve edinme ihtiyacını artırır ama edinim Yaradan’dan gelmelidir ve kişi eğer öğrenmezse, ihtiyacı da olmayacaktır. “Bilgelik, bilge olana verilsin” sözünün anlamı budur.