Genel olarak çalışma şöyledir:
1) Korku: Buna “ilk emir” denir. Bu da şu iki anlayış olan “ yüce ve hükmeden” şeklindeki korkudur: 1) Kişi, O’nun yüceliğini edinir. O zaman, Yaradan’ın yüceliğini görmesiyle, kalbine korku yerleşir çünkü Yaradan’ın yüceliğini edinir.
Bu durumda, yüceliğin ölçüsü korkunun ölçüsünü belirler. Bunda bir çalışma yoktur, çünkü küçük olanın büyük olanın önünde iptal olması doğal bir şeydir. Ardından, “yüce” niteliğiyle -korkunun ölçüsü belirlendiğinde- “hükmeden” gelir, çünkü o zaman gerçek korkuya, yalnızca “hükmeden” anlayışına sahip olur.
Bu demektir ki, her ne kadar mantık ötesi inanç yoluyla olmadıkça hiçbir şey edinemese de, böyle bir seviyede gerçek korku vardır. Bununla birlikte, korkunun ölçüsünü bilmek için “yüce ” tarzında bir korku gereklidir.
2) Sevgi: Aynı şekilde, sevgide de iki tarz vardır: O’nun iyiliği açısından ve sert yargı açısından. O’nun iyiliği tarafındaki sevgi, yalnızca sevginin ölçüsünü, yani O’nun yüceliğinin ölçüsünü belirlemek içindir. Sonrasında, kişi sevginin ölçüsünü zaten bildiğinde, bu ölçüyü “O senin ruhunu alsa bile” sözünde olduğu gibi koşulsuz sevgi olarak kabul etmelidir. Bu mutlak sevgi olarak görülür.
O zaman bu, kişinin kalıcı olarak bağlanmış olması olarak kabul edilir çünkü dünyada hiçbir şey onu durduramaz zira hiçbir şeye ihtiyacı yoktur çünkü dünyada “ruhunu almaktan” başka bir şey yoktur. Dolayısıyla, her an adanmaya hazır olan kişinin kutsallık basamaklarında ilerleyeceği kesindir.