e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Notlar > 590. İsrail Topraklarına Yürüyenler

590. İsrail Topraklarına Yürüyenler

29 Tevet, Tav-Şin-Yod-Het, 21 Ocak 1958

“Elini uzat ve onun benliğine ve bedenine dokun… ama ruhunu koru” (Eyüp 2).

Başka bir deyişle, O, ona tüm malları üzerinde kontrol verdi, ama ruhu üzerinde değil, çünkü ruh inanç anlamına gelir, “Bilgisiz bir ruh da iyi değildir” de olduğu gibi. Yani, ona her şeyiyle dokunmasına izin verdi ama inancına dokunmadı.

Sitra Ahra [diğer taraf] bir kişinin edindiği her şeye dokunabilir. Sitra Ahra iftira atabilir ve kişinin niyetinin Yaradan’ın rızası için olmadığını söyleyebilir. Ancak, Sitra Ahra inanca dokunamaz çünkü inancın tüm temeli mantık ötesidir. Doğal olarak, Sitra Ahra oraya dokunamaz çünkü Sitra Ahra’nın tüm bağlantısı sadece aklın olduğu yerdedir; orada tutunacak yeri vardır.

Oysa mantık ötesi olan bir yerde ağzı yoktur. Bu nedenle, “Bilgi [Daat (akıl)] ekleyen acı ekler”, çünkü orada imtihanlar ve işkenceler için yer vardır.

Buna göre, “Neden akıl meselelerine gireyim?” demeyi düşünmeyin. Bu yorum hakkında şöyle der: “İlimsiz bir ruh da iyi değildir.” Aksine, mal mülkle de meşgul olmalıyız, zira “fakirin bilgeliği acınacak haldedir” ve zenginlik de gereklidir, çünkü “Sağında günlerin uzunluğu, solunda zenginlik ve onur” diye yazılmıştır. “Günlerin uzunluğu” tam olarak “inanç” olarak adlandırılan ruhun niteliğindedir, çünkü orada Sitra Ahra’nın erişimi yoktur.

Buna “sağ” [taraf] denir, burada korku yoktur. Ancak “İshak’ın korkusu” olarak adlandırılan, zenginlik ve onur anlamına gelen sol tarafta, Sitra Ahra iftira atabilir ve bunun Yaradan’ın rızası için olmadığını, bunu kendi çıkarı için aldığını söyleyebilir.

Yine de, her ikisine de ihtiyaç vardır, çünkü şöyle yazılmıştır, “Eğer erdemli iseniz, O’na ne vereceksiniz?” Bununla birlikte, Yaradan bizim iyiliğimiz için hazırlanmış olan tüm güzellikleri O’ndan almamızı sağlar, yani “zenginlik ve onur” olarak ayırt edilen tüm NRNHY’yi ifşa etmeliyiz.

“Rabbi Şimon, ‘Eyüp’ün denenmesi, diğer erdemli kişilerin denenmesi gibi Yaradan’dan gelen bir deneme değildir’ dedi, çünkü ‘Ve Tanrı Eyüp’ü denedi’ diye yazılmamıştır… İbrahim tek oğlunu kendi elleriyle Yaradan’a kurban etti, oysa Eyüp hiçbir şey vermedi ve Yaradan’a hiçbir şey vermedi… çünkü ona göre buna uygun bir şekilde dayanamayacağı belliydi. Bunun yerine, iftiracının ellerine teslim edildi” (Zohar, Bo, Madde 29-30).

Yaradan tarafından sınanmadığına çünkü sınava dayanamayacağına dair bir sebep verdiğine göre, sınamanın Yaradan’dan ya da iftiracıdan gelmesi arasındaki farkın ne olduğunu sormalıyız.

Bunu Tzimtzum [kısıtlama] ve Masah’a [perde] göre yorumlamalıyız: Eğer Yaradan’dan geliyorsa, Yaradan onun için bolluğu açıkça aydınlatmasına rağmen, yine de kendisini tüm bolluktan uzaklaştırmak ve sadece örtülü Hassadim [merhametler] tarzında çalışmak için daha yüksek bir arzu olduğunu görür. O zaman derhal kendisi için örtülü Hasadim yolunu seçer.

Dolayısıyla sınava dayanmıştır, yani her şeyi özgür seçimiyle yapmıştır. Başka bir deyişle, bolluğu tutma seçeneğine sahipti çünkü sınav Yaradan’dan gelmişti, yani “Yaradan’ın eli” olarak adlandırılan bolluğun ifşasının derecesinde duruyordu. Bu durumda, sınava dayandığında, yani her şeyi zorla değil seçimle yaptığında, bu, sınamanın Yaradan’dan geldiği şeklinde değerlendirilir.

Ama eğer kişi sınava dayanmaya yani seçim yapmaya uygun değilse, iftiracıya yani güçle kontrol edilen bir Masah’a verilir. Yani, bolluğun ifşası ondan alınır ve buna “iftiracının elinde” denir, yani sınav O’nun nitelikleriyle ilgili şikâyet etse de etmese de ayrılış sırasında olur.

Buradan, burada seçimin, bolluğu geri vermekle ilgili olmadığı sonucu çıkar, zira bu onun arzusu hilafına elinden alınmıştır. Burada ona seçim hakkı verilmemiştir. Aksine, tüm seçim hakkı bolluk gittikten sonra kendisine verilmiştir.

Bu nedenle, Yaradan’ın eliyle sınanmanın, sınamanın bolluğa sahipken geldiği ve iftiracının eliyle sınanmanın, sınamanın bolluğun ayrılmasından sonra geldiği anlamına geldiği kabul edilir.

Zohar’da bu konuda şöyle denmiştir: “Ve sen seveceksin… O senin NRN’ni alsa bile.” Bu, Davud’un “Şafağı ben uyandırırım [İbranice’de “siyah” anlamına da gelir] ve şafak beni uyandırmaz” dediği gibidir, çünkü ayrılığı çağırır ve ayrılık onu sınamaya, O’nun niteliklerinden şikâyet etmeye uyandırmaz.

Şöyle yazılmıştır (Zohar, Bo, Madde 30): “Dahası, İsrail’i Mısır’da ağır işlerde çalıştırdığı için Yaradan’ın hükmüyle yapıldı” (Madde 15’te yazıldığı gibi), çünkü Eyüp Firavun’un danışmanları arasındaydı ve Firavun İsrail’i öldürmek istediğinde, Eyüp ona “Paralarını al ve bedenlerini ağır işlerle yönet” dedi.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,816