Sukot Inter 4, 30 Eylül 1942, Kudüs
Bilinir ki, Mohin’in ayrılması ve Zivug’un kesilmesi yalnızca Mohin’in ilavelerinde gerçekleşir; ZON’daki derecenin çekirdeği ise Vav ve bir Nokta’dır. Bu, Malhut’un özünde bir noktadan, yani içinde beyaz olmayan siyah bir noktadan başka bir şey olmadığı anlamına gelir.
Kişi, bu noktayı kurtulmak istediği gereksiz bir şey olarak değil, öz olarak kabul eder ve dahası onu bir süs olarak görürse, buna “kişinin kalbinde güzel bir mesken” denir. Bunun nedeni, kişinin bu hizmetkârlığı kınamaması, aksine onu kendisi için esas kılmasıdır. Buna “Şehina’yı [Kutsallığı] tozdan kaldırmak” denir. Kişi, temeli öz olarak sürdürdüğünde, özde ayrılma olmadığı için derecesinden asla düşmez.
Kişi siyah bir nokta olarak çalışmayı üstlendiğinde, dünyanın en siyah karanlığında bile Şehina “Senden saklanacak bir yer yok” der. Bu nedenle “Ben O’na tek bir düğümle bağlıyım” ve “Bu bağ asla kopmayacaktır.” Bundan dolayı, Dvekut’un [bütünleşmenin] kesilmesi söz konusu değildir.
Eğer bu kişiye yukarıdan “ilave” adı verilen bir aydınlanma gelirse, bunu “kaçınılmaz ve kasıtsız” bir şekilde kabul eder; çünkü bu, aşağıdakinin uyanışı olmaksızın Yaradan’dan (Yansıtan Kaynak) gelir. “Siyahım ama güzelim” sözünün anlamı budur çünkü siyahlığı kabul edebilirseniz, benim güzel olduğumu görürsünüz.
“Saf olan buraya gelsin” sözünün anlamı budur. Kişi tüm meşguliyetlerinden vazgeçip sadece Yaradan’a fayda sağlamak için çalışmak istediğinde ve “Ben Seninle bir hayvandım” derecesinde çalıştığında, nihai mükemmelliği görmekle ödüllendirilir. “Kalpsiz biri, dedi ona” ifadesinin anlamı da budur; kişi kalpsiz olduğu için düşüncesiz olmak zorundaydı, aksi hâlde yaklaşamazdı.
Ancak bazen “Şehina sürgünde” durumuyla karşılaşırız; yani nokta ayrılmış BYA’ya indiğinde, dikenler ve devedikenleri formunda olur. Bu durumda ona “Dikenler arasında bir zambak gibi” denir, ancak bu hâlde kabul edilemez, çünkü Klipot’un (kabukların/örtülerin) hükmü altındadır.
Bu, insanın eylemleriyle olur; çünkü aşağıdaki insanın eylemleri, yukarıdaki ruhunun kökünü, yani Şehina’yı etkiler. Bu demektir ki, eğer kişi aşağıda alma arzusunun kölesi olursa, yukarıda Klipa’nın [Klipot‘un tekili], Keduşa [Kutsallık]üzerinde hüküm sürmesine neden olur.
Tikkun Hatzot’un [gece yarısı ıslahı] anlamı budur. Şehina’yı tozdan kaldırmak için dua ederiz; yani onu yüceltmek, önemli kılmak için, çünkü yukarı ve aşağı, önem derecesine göre değerlendirilir. Bu durumda o siyah bir nokta olarak kabul edilir.
Tikkun Hatzot’ta kişi üstün gelir ve “Libni ve Şimei” ayetini gerçekleştirmek istediğini söyler. Libni, Lavan [beyaz] anlamına gelir, siyah değil; Şimei ise Şmi’a (işitme), yani makul olmak anlamına gelir bu da makul olmak anlamına gelir, yani cennetin krallığının yükünü üstlenmek onun için makul ve kabul edilebilir bir şeydir. Tikkun Hatzot, Mehitza’nın [bölünmenin] Tikkun’udur; yani Keduşa’yı Klipa’dan ayırmanın ıslahıdır. Bu, alma arzusundaki kötü hissi düzeltmek ve ihsan etme arzusuna bağlanmak demektir.
Golah [sürgün] Ge’ulah [kurtuluş] kelimesinin harflerine sahiptir; fark yalnızca Alef’tir. Bu, dünyanın Aluf’unu [şampiyonunu] Golah’a dâhil etmemiz gerektiği, o zaman hemen Ge’ulah’ı hissedeceğimiz anlamına gelir. Bu, “Zarar vereni koruyabilen, zarar göreni elindeki en iyisiyle tazmin etmelidir” sözünün ve “Aşağıda yargı varsa, yukarıda yargı yoktur” ifadesinin anlamıdır.