Aba Hanan, Rabbi Eliezer adına şöyle der: “Bir ayette şöyle der: ‘Kendin için bir gemi yap’. Başka bir ayet ise, ‘Bir gemi yapın’ diyor [çoğul olarak]. Nasıl olur? Burada, İsrail Yaradan’ın arzusunu yerine getirdiğinde, RAŞİ’nin yorumuna göre, çalışma onların adıyla anılır. Burada, Yaradan’ın arzusunu yerine getirmediklerinde, Musa’nın adı verilir” (Yoma 3b).
Asıl gerçekliğin ne olduğunu anlamamız gerekir, Musa mı yoksa İsrail mi? Geminin Tora’nın yer aldığı yer olduğunu söylemeliyiz. “Zaman”, Kli [kap] anlamına gelir ki bu da Tora için duyulan arzudur. Tora’yı Yaradan verir ve arzu yaratılan varlıklara aittir.
“İsrail Yaradan’ın arzusunu yerine getirmediğinde” ve tüm niyetleri kendi arzularını yerine getirmek olduğunda, gemiye Musa’nın adı verilir, bu da Tora’yı alma arzularının, kendilerine değil, Musa’ya ait olduğu anlamına gelir.
Başka bir deyişle, Musa niteliği olan Tora, onları, onun arzusunu yerine getirmeye zorlar. Ancak kendileri için hiçbir arzuları yoktur. Yine de Tora onları, Tora’yı almaya zorladığı için, Tora’yı alırlar. Bu yüzden bu, Musa’nın arzusudur.
Ancak Yaradan’ın arzusunu yerine getirdiklerinde, yani tek amaçları ihsan etmek olduğunda, Tora’yı alma arzularını kendilerinin yaptığı kabul edilir. Bu, kendi arzusuyla ya da Tora’yı öğrenme arzusu vermesi için gözetmene ihtiyaç duyarak Tora’ya sahip olan bir gencin durumu gibidir.
Rabbi Yohanan merak etti: “Kendin için bir gemi yap” diye yazılmıştır ve [çoğul formda] “yapın” diye yazılmıştır. Bu nedenle, RAŞİ, kasaba halkının kendisine işini yapmasını emrettiği bilge bir öğrencinin, başlangıçta işi Musa’ya yüklediği ve daha sonra halka yüklediği şeklinde yorumladı (Yoma 72b).
Etik olarak, “gemi” nin Tora’yı alma arzusu anlamına geldiğini söylemeliyiz. İlk olarak, ayet Musa’yı sadece iyi eğilimle ve sonra da kötü eğilimle Yaradan’ın hizmetkârı olmakla yükümlü kılmıştır. Bu da kasaba halkının, yani bedendeki organların ve arzuların teslim olması ve iyi eğilimin işini yapmasıdır. “Her iki eğiliminizle” ifadesinin anlamı budur.