Bir sununun eksiksiz ve kusursuz olması gerektiğini görüyoruz.
Bu, hayatlarını feda eden ve ruhlarını puta tapmaya veren insanlar olduğu anlamına gelir; öyle ki bu insanlar, hayatta hiçbir anlamları olmadığı ve tüm geleceklerinin acı ve ızdıraptan başka bir şey olmadığını gördükleri bir yerdedirler.
Bu durum çeşitli nedenlerle meydana gelir. Bazıları bu duruma mallarını kaybederek gelmişlerdir, bu yüzden malları olmadan yaşamaya devam etmenin bir anlamı olmadığını hissederler ve bunun dünyadaki en büyük acı olduğunu düşünürler.
Ya da borç batağındadırlar ve borçlarını ödeyemezler ve alacaklılar tarafından utandırılmaya dayanamazlar, bu da onları çok üzer. Onlar da bunun dünyadaki en büyük acı olduğunu düşünürler ve bu nedenle yaşamaya devam etmek istemezler. Dolayısıyla intihar ederler.
Bu da adağın Yaradan için değil, kendileri için sunulduğu anlamına gelir. Buna “puta tapmak için adak sunmak” denir.
Bazen bir kişi yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı kendini kaybeder ve artık Yaradan’a tam bir adanmışlıkla hizmet etmeyi kabul ettiğini söyler çünkü maddesel yaşamın ona hiçbir canlılık vermediğini görür ve çıplak ve yoksul olduğu için tüm maddesel meselelerden elini eteğini çekerek kendini maneviyata verir.
Bunda da, artık Yaradan’a bir sunuda bulunuyor olsa da, bu sunuda hâlâ bir kusur vardır çünkü sunu olarak verdiği maddesel yaşam kusurludur, dolayısıyla bu kişi eksik değildir. Eğer sunuda kusur olmasaydı, maddesel yaşamı feda etmezdi ve onu Yaradan için değil, kendisi için alırdı.
Kusursuz bir sunu, onda hiçbir kusur olmadığı anlamına gelir ve kişi yine de Yaradan’a hoşnutluk vermek için ruhunu Yaradan’a verir. Özellikle bu sunuya “Ateşim Efendi için bir koku” denir, çünkü kendisini düşünmez, tüm niyeti sadece Yaradan’ın rızası içindir.