e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

117. Çaba Sarf Ettim ve Bulamadım. İnanmayın

Duydum

Çabanın gerekliliği bir ihtiyaçtır. Yaradan insana bir hediye verdiği için, insanın bu hediyedeki faydayı hissetmesini ister. Aksi halde, bu kişi bir aptal olacaktır; bilgelerimizin şöyle dediği gibi, “Aptal kimdir? Kendine verileni kaybedendir.” Kişi meselenin önemini takdir etmediğinden, bu hediyeyi korumaya da aldırış etmez.

Kişinin bir şeye ihtiyaç duymuyorsa, o şeyin önemini hissetmeyeceğine dair bir kural vardır. Kişi ihtiyacın ölçüsünde ve ulaşılamazsa o ızdırabın ölçüsünde, ihtiyacın giderilmesinden o ölçüde haz, doyum ve sevinç hisseder. Bu kendisine her türlü içecek verilmiş birine benzer, ancak susamamışsa, hiçbirinin tadına bakmaz; şöyle yazıldığı gibi ‘‘Baygın ruha verilen soğuk su gibi.’’

Bu yüzden, insanları memnun etmek için sofra kurulurken, et, balık ve her çeşit güzel şeyleri hazırladığımızda, acı ve yakıcı şeyleri, hardal, acı biber, ekşi ve tuzlu gibi yiyecekleri sunmaya dikkat etmeye dair bir gelenek vardır. Tüm bunlar açlığın acısını uyandırmak içindir, zira kalp yakıcı ve acı lezzetleri tattığı zaman, bu, açlık ve eksiklik uyandırır, kişi iyi bir şeyler yemekle tatmin olma ihtiyacı duyar.

Hiç kimse şunu sormaz: “Açlığı uyandırmak için neden bir şeylere ihtiyacım var? Ne de olsa ev sahibinin doyum için ihtiyacı uyandıracak şeyleri değil sadece ihtiyaca göre doyumu yani yemeği hazırlaması gerekmez mi?” Burada kesin olan cevap şudur ki, ev sahibi insanların yemekten haz almalarını istediğinden, onlar da yiyeceğe olan ihtiyaçları oranında yemekten haz alacaklardır. Sonuç olarak birçok güzel şey verirse, bu durum yukarıdaki nedenden dolayı onların yemekten haz almalarına yardımcı olmaz, zira bir eksiklik olmadan doyum olmaz.

Bu yüzden, Yaradan’ın ışığı ile ödüllendirilmek için de bir ihtiyaç olmalıdır. Ve buna duyulan ihtiyaç, çabadır. Kişi en büyük gizlilik sırasında gösterdiği çaba ve Yaradan’dan talepte bulunma ölçüsüne göre, Yaradan’ın yolunda yürümek adına gözlerini açması için Yaradan’a muhtaç hale gelir. O zaman, kişi bir eksikliğin Kli’sine (kabına) sahip olduğunda, Yaradan ona yukarıdan bir miktar yardım ettiğinde, kişi bu hediyeyi nasıl koruması gerektiğini bilecektir. Dolayısıyla, çaba, Ahoraim (sırt, arka) olarak kabul edilir. Ve kişi Ahoraim’i aldığı zaman, Panim (yüz) ile ödüllendirilmek için bir yere sahip olur.

Bununla ilgili olarak şöyle söylenir: “Bir aptalın bilgelik için arzusu yoktur.” Bu demektir ki, kişinin bilgeliği edinmek üzere çaba sarf etmesi için güçlü bir ihtiyacı yoktur. Bu nedenle, Ahoraim’e sahip değildir ve doğal olarak Panim izlenimiyle ödüllendirilemeyecektir.

“Ödül kedere göredir” sözünün anlamı budur. Demek ki, “çaba” diye adlandırılan keder, Kli’yi (kabı) inşa eder, böylece kişi ödüllendirilebilir. Bu demektir ki, kişi pişmanlık duyduğu ölçüde, ileride haz ve sevinç ile ödüllendirilecektir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
21 - 0,106